Sanayi devriminden bu yana üretim imkanlarının artması sonucunda kitlesel üretim anlayışı gelişti. İnsan gücünün yerini alan makineler çok daha az kaynak kullanarak daha fazla çıktı üretmeye başladı. Ürünlerin standartlaşması ve üretimin ayrı kollara ayrılması bu üretim çılgınlığını körükledi. İşte bu anlayışın adı fordizm ve adını ünlü otomobil markasının kurucusu Henry Ford’dan alıyor. Yirminci yüzyılın başlarında ortaya çıkan fordizm ta bugüne kadar önemini korumaya devam ediyor. Tek fark ikinci el tüketim o zamanlarda kritik bir öneme sahip değildi. Bir üretim hattı üzerinde seri bir şekilde üretim yapmak o zamanlar için büyük bir devrimdi. Bugünlerde ise saniyeler içinde üretim yapan fabrika ve makineler artık çocuk oyuncağı sayılıyor.
Kitlesel üretimin tüketime olan etkisini ünlü bir iktisat kanunu olan Say Yasası ile açıklayabiliriz. Jean Baptiste Say’a göre her arz kendi talebini yaratmak zorundadır. Yani piyasaya çıkan her malın kendi üretim değerine eşit bir talebi vardır. Yani hızla artan mal üretimi, hızla artan bir talebi ve tüketimi beraberinde getirmiştir. Lakin kitlesel üretimin ilk ortaya çıktığı yıllarda sıkı bir ekonomi politikası anlayışı vardı. Yani devlet ekonomiye müdahale etmiyor ve tamamen kendi haline bırakıyordu. Bu durumda hızla yükselen arza karşılık yeterli talep oluşamıyordu çünkü tüketicilerin talep oluşturacak paraları yoktu. İşte bu sorun 1929 Büyük Buhranın en önemli sebeplerinden birisi olmuştur. Büyük Buhran sonrasında devletin piyasaya müdahalesi ile tüketicilerin talebi arttı ve arz açığı kapandı.

Tüketim Alışkanlıkları ve İsraf
Günümüzde, hızla değişen yaşam koşulları ve teknolojiyle birlikte tüketim alışkanlıklarımız da büyük bir dönüşüm geçiriyor. Artık sadece ihtiyacımız olanı değil, çoğu zaman isteklerimizi de karşılamak için alışveriş yapıyoruz. Ancak bu durum birçok açıdan zararlı hale gelen bir tüketim kültürünü de beraberinde getiriyor. Öncelikle, tüketim alışkanlıklarımızdaki artışın çevre üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat etmemiz gerek. Üretimden tüketime kadar olan süreçte doğal kaynakların aşırı kullanımı, enerji tüketimi ve atık üretimi gibi faktörler gezegenimizi açıkça tehdit ediyor. Özellikle plastik tüketiminin yaygınlaşması, okyanusların ve doğal yaşam alanlarının kirlenmesine yol açıyor. Her yıl tonlarca plastik atığın doğaya karışması tüm doğa yaşamına zarar veriyor.
Bunlar yetmezmiş gibi gıda israfı da büyük bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Dünya genelinde üretilen gıdanın yaklaşık üçte biri israf edildiğini biliyor muydunuz? Bu durum bir yandan açlık ve yetersiz beslenme sorunlarını daha da derinleştirirken, diğer yandan da doğal kaynakların israf edilmesine yol açıyor. İhtiyacımızdan fazlasını alıp tüketemediğimizde, bu ürünler çöpe gidiyor ve doğaya ek bir yük oluşturuyor. Tüketim alışkanlıklarımızdaki bu kontrolsüz artış, aynı zamanda bireysel ve toplumsal düzeyde ekonomik sorunlara da yol açıyor. Gereksiz harcamalar, kişisel borçlanmalara ve mali sıkıntılara neden olabiliyor. Ayrıca, sürekli yeni ürünler alma eğilimi, eskiyen ya da artık kullanılmayan eşyaların atılmasına ve israf edilmesine yol açıyor.
Bireysel Maliyet ve Zararlar
Tüketim alışkanlıklarımızdaki bu kontrolsüz artış, aynı zamanda bireysel ve toplumsal düzeyde ekonomik sorunlara da yol açıyor. Gereksiz harcamaların en sıkıntılı yanı da kişisel borçlanmalara ve mali sıkıntılara neden olması. Ayrıca, sürekli yeni ürünler alma eğilimi, eskiyen ya da artık kullanılmayan eşyaların atılmasına ve israf edilmesine yol açıyor. Bu da sürekli sırtımıza binen bir yük anlamına gelmektedir. Sürekli tüketim odaklı bir yaşam tarzı uzun vadeli tasarruf yapma yeteneğimizi olumsuz etkiler. Gereksiz harcamalar birikim yapmamızı zorlaştırır ve acil durumlar için yeterli finansal güvenceye sahip olmamıza engel olur. Bu da beklenmedik bir kriz durumunda finansal olarak hazırlıksız yakalanmamıza neden olabilir. Bu konunun önemini kişisel finansla alakalı olan bir yazımda detaylıca anlatmıştım. Uzun vadeli finansal sağlığın anahtarı olan yatırımlarımız için gereken maddi kaynağı tasarruf yoluyla elde ederiz. Tasarrufun ilk kuralı ise gereksiz harcamalardan kaçınmaktan geçiyor.
Döngüsel Ekonomi ve Uygulama Adımları
Sanayi devrimi ve ardından gelen ekonomik gelişmeler insan toplumuna inanılmaz bir refah artışı sağladı. Lakin bu refah artışının bedeli dünyamıza daha önce hiç olmadığı kadar zarar vermek oldu. Son iki yüz yıldır kirlenen ve ortalama sıcaklığı yükselen ayaklarımızın altındaki bu gezegen daha fazlasını kaldıramayacak duruma geldiğinde her şey için çok geç olabilir. Bu yüzden tehdit altında olduğumuzu anladığımız andan beri bir çok alanda yeni yaklaşımlar ortaya çıktı. Tarım, sanayi, hayvancılık, eğitim vs. gibi konularda ortaya çıkan yeni yaklaşımların tamamını ilgilendiren bir numaralı alan ise tabi ki de ekonomidir. Çünkü yeni ve çevreci yaklaşımlar sahip olduğumuz geleneksel düzenden vazgeçmemize sebep olabilirler. Ya da tamamen değiştirmeseler bile beraberinde büyük maliyetler getirecekleri kesin. İşte durum böyle olduğunda ekonomik yaklaşımlar ve alacağımız kararlar ön plana çıkıyor. Son yıllarda gelişen yaklaşımlardan en önemlisi ise döngüsel ekonomi anlayışıdır.

Döngüsel ekonomi, üretim sonucu piyasaya giren ürünlerin tüketildikten sonra tamir, onarım, yenileme vb. yollarda bir kısmının veya tamamının tekrar tüketime hazır hale gelmesidir. Bu döngü, evde tükettiğimiz dondurma kutularını saklama kabı olarak kullanmak şeklinde bile olabilir. Tabi buna çok daha bireysel çapta bir döngü diyebiliriz. Asıl ülkeler ve endüstriler tarafından uygulandığı zaman büyük çapta bir döngüsel ekonomiye sahip olmamız mümkün olur. Tamamen döngüsel bir ekonomiye sahip olup olamayacağımız biraz tartışmalı bir konu. Ne de olsa bu yeniden kullanma döngüsü her ürün için geçerli olamaz. Lakin döngüsel ekonomiye sahip olmak için uygulanabilecek adımları örneklemek faydalı olacaktır.
1. Geri Dönüştürülebilen Ambalaj Kullanımı
Geri dönüştürülebilir ambalajları kullanmak, döngüsel ekonominin temel taşlarından biridir. Şirketler ürünlerini plastik, metal ve cam gibi geri dönüştürülebilir malzemelerle paketleyerek atık miktarını azaltabilir Ayrıca, ambalajların minimalist ve çok işlevli tasarımı, malzeme tüketimini en aza indirmeye yardımcı olur.
2. Eski Ürünlerin Tamir ve Onarımı
Eskiyen veya bozulan ürünlerin tamir edilmesi, döngüsel ekonominin temel ilkelerinden olan “ürün ömrünü uzatma ve israfı önleme” amacına hizmet eder. Bireyler ve işletmeler, bozulmuş ürünleri atmak yerine tamir etmeyi tercih ederek, hem çevresel etkileri azaltır hem de maliyet tasarrufu sağlar. Tamir atölyeleri ve “kendin yap” (DIY) rehberleri bu sürece katkı sağlar.
3. Yeniden Kullanım ve İkinci El Ürünler
Kullanılmış ürünlerin yeniden kullanımı veya ikinci el ürünlerin satın alınması, döngüsel ekonomiyi destekler. Mobilya, giysi, elektronik eşya gibi ürünlerin ikinci el piyasada değerlendirilmesi, yeni ürün üretim ihtiyacını azaltır ve doğal kaynakların korunmasına yardımcı olur. İkinci el satış platformları ve bağış merkezleri bu alanda önemli rol oynar. Yazının devamında bu maddeye daha fazla değineceğiz.
4. Ürün Geri Alma Programları
Şirketler, eski veya kullanılmayan ürünleri geri alarak yeniden işleyebilir veya geri dönüştürebilir. Bu tür geri alma programları, müşterilere eski ürünlerini geri getirme ve yeni bir ürün satın alırken indirim alma imkanı sunar. Bu uygulama, özellikle elektronik cihazlar, giysiler ve ayakkabılar için yaygındır.
5. Abonelik ve Kiralama Modelleri
Ürün sahipliği yerine kullanıma odaklanan abonelik ve kiralama modelleri, döngüsel ekonominin önemli bir parçasıdır. Örneğin, elektronik cihazlar, araçlar veya giysiler için abonelik hizmetleri, kullanıcıların ihtiyaç duydukları ürünleri kullanmalarını sağlar, ancak mülkiyetlerini devretmez. Bu, ürünlerin kullanım ömrünü uzatır ve atık miktarını azaltır.

“Küçük sandığınız harcamalara dikkat edin, küçük delikler devasa gemileri batırabilir.”
Benjamin Franklin
İkinci El Tüketimin Faydaları
Herhangi bir sebeple tüketim yaptığımızda alacağımız ürüne karar verirken bir çok etkeni göz önünde bulundururuz. Bunlar arasında en kuvvetlisi ihtiyaç ve sahip olma hissidir. Bir ürüne ne kadar fazla ihtiyacımız olduğunu düşünüyorsak onun için o kadar fazla bedel ödemeye hazırızdır. İhtiyaç olgusu çok karışık ve bu konu hakkında bir çok iktisadi yaklaşım mevcut. Lakin şu konuda hemfikiriz ki, çoğu zaman gerçek ihtiyacımızı ölçmekte zorlanırız. Beslenme, su içme gibi temel ihtiyaçlarımız konusunda net olabiliriz fakat ihtiyaçlar çeşitlendikçe ölçüm yapmak zorlaşır. Eminim ki bir çok kez dolabınızda gördüğünüz bir giysiyi neden satın aldığınızı sorguladınız. Farkında olmasanız bile ihtiyacınız olmayan bir ürün satın alarak hem maddi olarak zarar ettiniz hem de kaynak israfına sebep oldunuz.
Tabi ki de sırf siz fazladan bir kaç çift ayakkabı aldınız diye dünyanın sonu gelmeyecek. Döngüsel ekonominin sağlıklı bir şekilde yerleşmesi için devletlerin ve şirketlerin aksiyon almaları gerekiyor. Bizi ve dünyamızı tehdit eden sorunların çözümü burada yatıyor fakat biz bu yazıda konuyu bireysel olarak ele alıyoruz. Şimdi ikinci el tüketimi hayatınıza uygulayarak ne gibi kazanımlarda bulunacağınızı ve nereden başlayacağınızı anlatacağım.
1. İkinci El Pazar Yerlerini Kullanın
- Nasıl Yapılır: İnternet üzerindeki ikinci el satış platformlarını (örneğin, Gardrops, Letgo, Dolap) veya yerel ikinci el mağazalarını ziyaret edin. Giysi, mobilya, elektronik eşya gibi ihtiyaç duyduğunuz ürünleri buralardan satın alabilirsiniz.
- Faydaları: Bu adım, yeni ürünlerin üretimi sırasında kullanılan enerji ve doğal kaynakların tasarruf edilmesine katkı sağlar. Ayrıca, genellikle daha uygun fiyatlı olan ikinci el ürünler bütçenizi korumanıza yardımcı olur.
2. Kendi Kullanmadığınız Eşyaları Satın veya Bağışlayın
- Nasıl Yapılır: Kullanmadığınız eşyaları çevrimiçi platformlarda ilana koyun veya ikinci el mağazalarına verin. Bu ürünlerin ömrünü uzatır ve başkalarının ihtiyaçlarını karşılamasına yardımcı olur.
- Faydaları: Eşyaların yeniden kullanılması, atık miktarını azaltır ve daha az doğal kaynak kullanımını teşvik eder. Ayrıca kullanmadığınız ürünleri elden çıkararak kendinize ciddi miktarlarda maddi kazanç sağlayabilirsiniz.
3. Tamir ve Yenileme Yapın
- Nasıl Yapılır: Eski veya bozuk eşyaları tamir etmeyi öğrenin veya bu hizmeti sunanlardan destek alın. Mobilya yenileme, kıyafet onarımı gibi basit tamirat işlemleriyle eşyalarınızı yeniden kullanabilirsiniz.
- Faydaları: Eşyaları tamir etmek, atık miktarını ve yeni ürün alım ihtiyacını azaltır. Ayrıca, tamirat işlemleri genellikle yeni ürün satın almaktan çok daha ekonomiktir.
4. Kiralama ve Abonelik Modellerini Kullanın
- Nasıl Yapılır: Özellikle nadiren kullanacağınız eşyalar için (özel etkinlik kıyafetleri, araçlar, elektronik cihazlar) kiralama veya abonelik hizmetlerini tercih edin.
- Faydaları: Bu modeller, ürünlerin paylaşımını ve yeniden kullanımını teşvik eder, böylece yeni üretim ihtiyacını ve atık oluşumunu azaltır. Ayrıca, maliyetlerinizi düşürür ve depolama alanınızı verimli kullanmanıza yardımcı olur.
5. İhtiyaç Listenizi Gözden Geçirin
- Nasıl Yapılır: Alışveriş yapmadan önce gerçekten ihtiyacınız olup olmadığını değerlendirin. Eğer ihtiyaç duyduğunuz bir ürünse, ikinci el seçeneklerini göz önünde bulundurun.
- Faydaları: Bu yaklaşım, gereksiz tüketimi önler ve bütçenizin daha verimli kullanılmasına yardımcı olur. Ayrıca, doğal kaynakların korunmasına katkıda bulunur.
Sonuç
İkinci el tüketimini hayatıma uygulayan biri olarak kesinlikle söylemeliyim ki, bu karar fazla feda etmeden çok kazanç sağlayacağınız bir adım olacak. Hem kendi yarınlarınız için hem de üzerinde durduğumuz bu toprak parçasının geleceği için birazcık bilinçlenmek yeterli. En iyisine ve en yenisine sahip olmak gibi istekleriniz varsa bile mantıklı ve ekonomik olan seçeneğin bu olmadığını anlamalısınız. İkinci el ekonomisini hayatınıza empoze etmek kendi hayatınıza katabileceğiniz en temel yararlı adımlardan birisi. Buraya kadar okumanız bile gerçekten önemli bir adım sayılır. Artık bu konu hakkında bilinçlendiniz ve bir fikriniz oluştu. Geriye sadece harekete geçmek kalıyor…
kaynaklar:
Stahel, W. The circular economy. Nature 531, 435-438 (2016)